Sevgi kültüründe kalıcı ve yapıcı etki, egosuz niyetlerde ve samimi eylemlerde ortaya çıkar. Zira sevginin pozitif enerjisini taşımayan her tutum veya her davranış, korku kültürüne hizmet eder. O kültürün bir dışavurumu olarak algılanır. Çünkü eylemlerde ve davranışlarda sevgi enerjisi (merhamet, şefkat, empati) yoksa, orada sadece kurnazlık ve bencillik gelişir.
Sevmek ve Vermek
Yaşam bir sevgi kültürüdür. Bu kültürde verme-alma dengesi esastır.
Sevgi kültürü yoksa korku kültürü devreye girer ve egemen olur.
Sevgi kültüründe kalıcı ve yapıcı etki, egosuz niyetlerde ve samimi eylemlerde ortaya çıkar. Zira sevginin pozitif enerjisini taşımayan her tutum veya her davranış, korku kültürüne hizmet eder. O kültürün bir dışavurumu olarak algılanır. Çünkü eylemlerde ve davranışlarda sevgi enerjisi (merhamet, şefkat, empati) yoksa, orada sadece kurnazlık ve bencillik gelişir.
Narsisimin türevi olan bencillik ve kurnazlık, yaşam sevincini zehirleyen acımasız tutumlardır. Yaşam zevkini ve neşesini katleden amansız cellatlardır.
Ancak sevgi kültürünün bir türevi ola samimiyet, karşılıklı anlayışla ve tekâmülle çok güzel amaçlara hizmet eden bir disiplindir, bir düzendir.
Bu düzenin temel ilkesini var eden enerji ise sevgidir. Sevgi, hakiki benliğin dışavurumudur. Samimi tutumların davranışıdır.
Gerçek sevgide hiç bir negatif anlam ve eylem vücut bulamaz. Şayet bulursa, ahlaki kötülük başlamış demektir...!
Çünkü hayatta her şey içsel dünyadaki sevginin oranına ve duygu durumuna göre şekillenir.
Sevmeden verebilirsiniz. Fakat vermeden sevemezsiniz. Çünkü sevgi bazen vazgeçmek demektir. Tercihlerden, rahat alanlardan, hedeflerden, enerjiyi ya da zamanı başkasına (o başkası bazen ailedir, değerlerdir, insanlıktır, toplumun genel çıkarıdır... vs) vermek demektir.
Sevgi-saygı, sorumluluk, sahiplenme, sadakat yaşamın zor tarafları gibi dursa da, bu değerlerin özdeşleşme ruhu tarafından güdülenmesi halinde onları pratiğe dökmek düşünüldüğü kadar zor değildir.
Ruhsal bir üstad / düşünür Sevgi Yasasını şöyle açıklamaktadır:
"Sevmek, ilahi hazinelerin sınırsız kapılarını açar. Eğer seversek, vermemek elimizde değildir. Vermek ise kazanmaktır. Sevgi yasasını yerine getirmektir. O zaman, vererek, o sonsuz, 'ölçtüğümüz ölçüyle ölçülme' yasasını harekete geçiririz. Hiçbir alma düşüncesi olmadığında, almaktan kaçınmak olanaksızdır; çünkü verdiğiniz bolluk size bu gerçekleştirildiği için geri dönecektir. Verin ki size de verilsin. Çünkü siz ölçtüğünüz ölçüyle ölçüleceksiniz.''
Vererek almanın hazzı başkadır. Vermenin hazzıyla şen ve esen kalın.
Yusuf Beğtaş