Olduğumuzu düşündüğümüz şeye dönüşürüz. Düşünceler ve sözcükler yeşerip gelişen tohumlar gibidir.

Düşüncelerimizin Etkisi

Egzersiz yapma sıklığımız, beslenmemize dikkat edip etmediğimiz, içki, sigara alışkanlığımız, kendimize ayırdığımız zaman, kendimize duyduğumuz saygıyla ortaya çıkan yasam biçimimiz kendimiz hakkında birçok şeyi ele verir. 

Bütün bu etkenlerin tamamı hastalıklara karsı direncimizi önemli ölçüde artırabilir ya da azaltabilir. Yaşam biçimimiz hayata nasıl baktığımızı, dolu dolu mu yaşadığımızı yoksa acılara teslim mi olduğumuzu da gösterir.

Kendimiz hakkında hissettiklerimiz çok büyük önem taşır. Tüm kurallara uyuyor, günde 8 kilometre jogging yapıyor, yağsız, lifli yemekleri tercih ediyor, düzenli olarak meditasyon ya­pıyor olabiliriz, ancak kendimizi gerçekten sevmezsek, kendimi­zi değersiz, çirkin, suçlu hissedersek, uzun vadede bu inanışlarımız olumsuz etkiler yaratmaya başlayacaktır.

Görünüşümüz, başarılarımız, değerimiz hakkındaki gerçek hislerimiz sağlıklı bir yaşam sürdürme çabalarımızı başarısızlığa mahkum edebilir. 

Olduğumuzu düşündüğümüz şeye dönüşürüz. Düşünceler ve sözcükler yeşerip gelişen tohumlar gibidir. 

Sağlık dururumuz da düşüncelerimizin göstergesidir. Tohumlar filizlenir ve kaslarımı­zı, hormonlarımızı, sinirlerimizi ve dolaşım sistemimizi şekillen­dirmeye başlar.

Sağlık dururumuz hakkındaki görüşlerimiz, ne kadar uzun yaşayacağımız konusunda fiziksel belirtilerden ve laboratuarlar­ da gerçekleştirilen tıbbi testlerden çok daha güvenilir bir göstergedir. Dr. Larry Dossey, Healing Breakthrough kitabında, siga­ra içenlerin ölüm riskinin içmeyenlere oranla iki kat yüksek olduğunu, sağlığının 'bozuk' olduğunu söyleyenlerin ölüm riski­nin ise 'mükemmel' durumdayım diyenlerden tam yedi kat yük­sek olduğunu belirtir.

Mücadeleci bir ruha sahip olan, yaşamlarını sürdürmek iste­yen hastaların iyileşme ihtimali pasif, çaresiz yaklaşımlar sergi­leyenlerden daha yüksektir. Hastalıkların -ya da yaşamın- kontrolümüz dışında geliştiğini, aşamayacağımız bir engel olduğu­nu düşünürsek, enerjimizi iyileşme yolunda kullanamaz, bede­nimize 'canlı' mesajlar ulaştıramayız. Hastalıkların -ya da yaşa­mın- sürekli bir şeyler öğrenilen bir deneyim, kendimizle ilişki­lerimizi geliştirme fırsatı olduğunu düşünmemiz durumunda ise iyileşme şansımız artar. Albert Schweitzer, “Gelmiş geçmiş en büyük keşif, insanın düşünce biçimini değiştirerek yaşamını de­ğiştirebilmesidir.” der.”

Debbie Saphiro

(Alıntıdır)