Evlilikte çiftlerin her daim isteklerini açık bir dille ifade etmesi ve iletişime açık olması sınırları belirlemekte ve duyguları ifade etmekte en büyük etkendir.
Merhaba değerli okurlar!
Evlilikte bireyselleşme ve bütünleşme adlı konu başlığımı gerek evliler gerekse de evlenecek olan çiftlere yönelik farkındalık oluşturmak amacıyla yazmış olduğumu bilmenizi isterim. Ve unutmayalım ki, her şey farkındalıkla başlar, gelişir, akabinde de güzelleşir… Öncelikle evlilik nedir ve evlilikte bireysel sınırlar neden önemlidir, ondan bahsetmek istiyorum.
Evlilik dediğimiz kavram “ben” olmaktan çıkıp “biz” olmak için attığımız en özel adımlardan biridir fakat hayatımızın her alanında olduğu gibi, evlilik müessesesinde dahi kişisel sınırlar oluşturabilmek ve bu kişisel sınırları koruyabilmek oldukça önemlidir. Zira birey “biz” olabilmek için öncelikle “ben” olabilmeyi başarmalıdır. Öyle ki; kendi kararlarını verebilen, kendine güvenen, kendiyle vakit geçirebilen ve kendine yetebilmeyi öğrenen bireylerin “biz” olabildikleri zaman daha sağlıklı ve keyifli bir beraberlik sürdükleri gözlemlenmiştir. Sağlıklı ve mutlu ilişkilerin temelinde elbette bir çok unsur yer almaktadır. Bunların biri de kişisel sınırları korumaktan geçmektedir.
Peki nedir bu kişisel sınırlar? Sınır dediğimiz kavram her ilişkiye, hatta her insana göre değişebilse de yaygın olanlardan bahsetmenin faydalı olacağı kanaatindeyim.
* Yalnız kalma isteği: Bu istek son derece insani bir istek olsa da, birçok birey tarafından sevimediğini, istenmediğini düşündürtür. Oysa ortak bir nokta belirleyerek hem eşinize hem kendinize açacağınız bu alan her iki tarafa da iyi gelecek olup; aynı zamanda çok daha kaliteli bir iletişim kurmanıza yardımcı olacaktır. Ayrıca karşı taraf yalnız geçirdiği vakitte partnerini özlemeye başlayacak ve bu durum aradaki sıcak bağı daha da arttıracaktır.
* Bireysel bir etkinlikte bulunma isteği: Birçok evlilikte çatışmalara neden olabilen bir istek olduğunu üzülerek belirtmek istiyorum. Oysa yukarıda da bahsettiğim üzere kişinin “biz” olmadan önce “ben” olarak kendini gerçekleştirebilmesi, kendine yetebilmesi ilişkinin sağlıklı olması açısından oldukça büyük bir öneme sahiptir. Eşlerden her ikisinin de kendine vakit ayırabilmesi, tek başlarına yaptıkları bir hobilerinin olması ilişkiyi besleyen bir durumdur. Kişinin kendisine ayırdığı vakit arttıkça, partneri ile konuşma ve paylaşımda bulunma isteği de eş zamanlı artar. Bu durum ilişkiyi daha sağlıklı bir hale getirmektedir.
* Ev işlerinin planlanması: Evde birlikte yapılan aktiviteler veya ebeveyn olarak sahip olunan beklentiler açıkça ve detaylıca konuşularak gerek ev gerekse de aile hayatına yönelik sınırlar belirlenmelidir. Görev ve sorumlulukların paylaşılması kişisel sınırlar noktasında da oldukça önemlidir. Ev işlerinin yanı sıra ekonomik veya duygusal her türlü karar alma sürecinde çiftlerin birbirlerine nereye kadar müdahil olacakları da netleştirilmelidir.
Evlilikte çiftlerin her daim isteklerini açık bir dille ifade etmesi ve iletişime açık olması sınırları belirlemekte ve duyguları ifade etmekte en büyük etkendir. Aşamayacak sorunlar yaşanıldığı düşünülüyorsa, bir uzmana başvurmaktan kaçınılmamalıdır.
Bireyselleşme ve kişisel sınırları koruyabilme üzerine konuştuk, şimdi sıra evlilikte bütünleşmede!
İlişkide “Ben”i korumak ne derece önemli ise “Biz”i korumak da o ölçüde önemlidir. Sağlıklı bir evlilik ilişkisi; karşılıklı sevgi, saygı, samimiyet, sadakat ve paylaşımdan geçmektedir. Unutmayın ki, her eş sevildiğini, değerli olduğunu olduğunu hissetmek ister. Aynı zamanda eşlerin birbirlerinin ihtiyaçlarına karşı farkındalık geliştirmeleri ile bu ihtiyaçları karşılayabilmeleri evlilikteki uyum ve doyum açısından büyük bir önem taşımaktadır. Evlilikte “bütünleşme” için önemli kriterleri sıralamak istiyorum.
*Sevginizi açıkça gösterin. Sözlerinizle, tutum ve davranışlarınızla sevginizi göstermekten asla kaçınmayın. Zira evliliklerde yapılan en sık hatalardan biri; eşlerin zamanla birbirlerine olan sevgilerini dile getirmemeleridir. Oysa sevgi herkes için önemli bir ihtiyaçtır. Eşinizin sevgi dilini öğrenerek, sevginizi ifade etmekten asla çekinmeyin.
*Öfkenizi kontrol edin. Sinirlendiğiniz durumlarda eşinizi kıracak, onarılmayacak yaralar bırakacak söz ve davranışlardan kaçının. Eğer öfke anında bu olumsuz davranışlardan kaçınamıyor iseniz, eşinizin yanından uzaklaşın ve sakinleşene kadar yalnız kalın. Bu süre zarfında derin nefes egzersizi yapmayı unutmayın. Buna rağmen geçmeyen bir öfke kontrol problemi yaşıyorsanız, uzman desteği almaktan çekinmeyin.
*Özür dileyin. Hatalarınızı olgunlukla kabul edin ve özür dileyin. Özür dilemenin bir erdem olduğunu unutmayın. Hatalarınızı tekrarlamamak için de çabalayın.
*Değer verdiğinizi hissettirin. Eşinizi beğendiğinizi, saygı duyduğunuzu ve ona değer verdiğinizi hissettirin. Size bir şey anlatmak istediğinde onu yargılamadan dinleyin, onayların ve takdir edin. En önemlisi de asla başkaları ile kıyaslamayın ve ne olursa olsun eşinizi aşağılamayın.
*Cinsellikte uyumu yakalayın ve cinsel yaşamınızı renklendirin. Mutlu bir evlilik için sıraladığımız duygusal birlikteliğin yanı sıra, düzenli ve sağlıklı bir cinsel hayatın da şart olduğunu unutmayın. Eşinizle romantik dolu anlar yaşayarak, aşk hayatınızı renklendirin.
İyi bir evlilik, huzurun başlangıcı olmakla beraber insan ömrünü uzatırken,
Kötü bir evlilik, hastalıkların başlangıcı ve yaşamı kısaltandır.
Sevgi ve sağlıcakla kalın…