"İNSANI YAŞAT Kİ, DEVLET YAŞASIN!", Rivayet odur ki, Şeyh Edebali, Osman Gazi'ye, "Ey oğul, insanı yaşat ki, devlet yaşasın" diye öğüt vermiş.

Ne güzel bir söz,ne güzel bir öğüt. Evet makalemizin konusu bu. Yazı başlığımız çok genel ama, minimize edersek eğer şöyle bir tespitte bulunabiliriz. Tüm maddi imkanlar insan içindir. Bir nefes için hiç düşünmeden bir servet feda edilebilir.


Peki bu söz nerden gelmiştir. Kim? Neden söylemiştir.
Rivayet odur ki, Şeyh Edebali, Osman Gazi'ye, "Ey oğul, insanı yaşat ki, devlet yaşasın" diye öğüt vermiş.

Evet gerçekten muhteşem bir söz. Felsefe, siyaset ve devletin yönetim anlayışı açısından çok düşündüren bir söz. Bu öğüdü gerektiği gibi uygulayan devlet halkını düşünen devlettir.
 

Çok genelleme yaparak zihinlerinizi yormak istemiyorum. Devleti oluşturan yegâne unsur insandır. İnsanı yönetme sanatı ise siyasettir. İnsanın temel ihtiyaçlarını temin noktasında zorluk yaşamaması için kanunlarla bazı planlamalar yapılmıştır. Sosyal Yardım Vakıflarınca durumu olmayan ihtiyaç sahiplerine çeşitli kalemlerde yardım yapılmaktadır. Ancak bazı sorunlar var ki, ihtiyaç sahibi olduğu halde çeşitli kanuni yükümlülükler nedeniyle bir kısım ihtiyaç sahipleri bu yardımlardan yoksun kalmakta, ya da yardımları kesilmektedir.

Örnek verecek olursak. Bir engelli ya da ihtiyaç sahibi bireyin adına köyünde hiçbir geliri olmayan ev, tarla ya da arsa bulunmaktadır. Bunların olması onu zengin yapmaz. Hiçbir gelir sağlamayan bu varlıkların, sahibine bir faydası yoktur. Bunun gibi örnekler çoğaltılabilir. Gerçekten ihtiyaç sahibi bir insana bu tür nedenlerden dolayı yardım etmemek, yardımlarını kesmek sosyal devlet anlayışıyla bağdaşmamaktadır. Belki son umudu devlet yardımı olan bir insanı yardımsız bırakmak, insanı yaşatmak ilkesine aykırıdır. Başlığımızda yer alan sözün anlam derinliği burada ortaya çıkmaktadır.

Devletin yardım etmek için kılı kırk yardığı doğrudur. Suistimallerin önüne geçmek için de tedbir alması doğru bir iştir.  Ancak bütçe yükünü hafifletmek, başka yatırımlar için hazine yükünü ağırlaştırmamak gibi nedenlerle bu tür kısıtlamalar yapmak doğru değildir.
 

Zira insanın sefil bir şekilde hayatını sürdürmesine sebep olan, insanca yaşamasını engelleyen en önemli neden gelir dağılımındaki adaletsizliktir. Her şeyin temelini adalet oluşturmaktadır.  Adil bir şekilde yönetilmek herkesin hakkıdır. İnsanlara, bizleri ve tüm kâinatı yaratan Allah’ın ayetleri olarak bakılmalıdır.  Yunus’un dediği gibi, “Yaratılanı Yaradan’dan ötürü severiz”

Anlatmak istediğimiz; devletin en tepesinden en ucra yerine kadar. En küçük yönetim birimine kadar. İdarecilerin halka bu gözle bakmaları gerekir. Peygamber Efendimiz’in insanlara iyilik yapılması konusunda en basit ve kolay davranışın sergilenmesi konusunda, “Tebessüm etmek sadakadır” şeklindeki Hadis-i Şerifini baz alarak insanları mutlu etmek, ihtiyaçlarını gidermek çok zor bir şey değildir. İdarecilerin, şehrin güvenlik ve yapılanmasından sorumlu olanların görevlerini hakkıyla yerine getirmeleri, insanı yaşatmanın dolayısıyla devleti yaşatmak olduğunu unutmamalıdır.

Birçok defa dile getirdiğimiz çevre yollarının yapılmasının zaruriyetini feci şekilde ve onlarca canımızın gitmesinden sonra acı bir şekilde görmüş olduk. Midyat’ta son günlerde yaşanan kazalar,insan hatasının yanında yapılan asfalt çalışmalarının çok sürmesi, sadece mesai saatleri içinde çalışma yapılması. Bazı sıkıntıları beraberinde getirmiştir. Ağır yaralanmalı kazalar meydana gelmiştir. Maddi hasarlı onlarca kaza meydana gelmiştir.

 İnsanı yaşatmanın, devleti yaşatmak; vatanını en çok sevenin, görevini en iyi şekilde yapandır anlayışıyla çalışmaların sürdürülmesi gerekir. Denetleme mekanizması çok iyi çalıştırılmalıdır. Liyakat sahibi olmayanlara görev verilmemeli, sorunları gidermede pasif davrananlara müsamaha gösterilmemelidir. En basit görevi yerine getirmeyerek, insanların güvenli ve insanca yaşama hakkının ellerinden gitmesine sebep olmak, büyük bir vebaldir.

Sözün özü; bu memleket hepimizin. Aynı geminin yolcularıyız. Aynı gemide olup ta ,geminin diğer ucundaki delik için , iyi ki delik bizim  tarafta değil mantığıyla hareket etmek, geminin batmasına neden olmaktır.  Nemelazımcılık insana yakışmaz. Bir taşı başkasına zarar verir diye yoldan kaldırmak bir erdemdir. Bir çöpü yere atarken, onu alıp atacak kişinin belini büktüğümüzün farkında olmamız gerekir. İnsanı yaşatmak, devleti yaşatmak düşüncesine sahip yöneticiler seçmek umuduyla….. Sağlıcakla kalın