Sağlıklı bir yaşamın temel amacı, hayatı bir öğrenme alanına dönüştürebilmektir. Bu öğrenme, sadece kendimiz için değil, başkaları için, herkes için değer yaratmayı hedeflemelidir. Kanatlarımızı sevgiye açarak bunu başarabilmek, toplumsal gelişim için büyük bir öneme sahiptir. Çünkü öğrenme yolunda yakılan ışık, sadece bugünü değil, geleceği de aydınlatır.
Kültür ve Samimi Farkındalık
Öğrenme yolunda kültür, yolun manası, aklın ve gönlün ışığıdır.
Ancak kültürel zayıflık, sadece bir alanda değil, hayatın tüm alanlarında bir zayıflık anlamına gelir. Bu durum, bireyin zihinsel ve duygusal dünyasında tıkanıklıklara yol açar; "Ben" merkezli bir tutum ve akıl tutulmasına neden olabilir.
Maddi zenginliğin zihin ve mana dünyasına huzur getirmesi, ancak kültürel zenginlikle mümkün olabilir. Çünkü maddiyatın, nefsaniyetin, bencilliğin dağı ne kadar yüksek olursa olsun, kültürün yolu onların (yani bu engellerin) üzerinden geçer.
Sağlıklı bir yaşamın temel amacı, hayatı bir öğrenme alanına dönüştürebilmektir. Bu öğrenme, sadece kendimiz için değil, başkaları için, herkes için değer yaratmayı hedeflemelidir.
Kanatlarımızı sevgiye açarak bunu başarabilmek, toplumsal gelişim için büyük bir öneme sahiptir. Çünkü öğrenme yolunda yakılan ışık, sadece bugünü değil, geleceği de aydınlatır.
Hayata bir şeyler kattığımızda, hayat da bizi yalnız bırakmaz ve hak ettiğimizi mutlaka geri verir. Ancak, kültürel farkındalığı besleyen öğrenme ihmal edildiğinde, kalp kararır ve katılaşır. Katı bir yürek üzerine gelişim inşa etmek ise kayaya tohum ekmeye çalışmak gibidir.
Tohumun yeşerebilmesi için nasıl verimli bir toprağa ihtiyaç varsa, kültürel gelişim için de açık yüreklere ve kültürel etkileşimlere ihtiyaç vardır.
Bu hissiyatla yapılan kültürel sohbetler, insanın insanlığını besleyen ve ruhunu güçlendiren etkinliklerdir. Aynı zamanda bireysel ve toplumsal gelişim için de çok önemlidir.
Kendimi bildim bileli, samimi farkındalığa sahip kültürsever şahsiyetlerle vakit geçirmeye değer veririm. 24 Aralık 2024 Salı günü, Süryani kültürünün korunu yüreğinde taşıyan ve soyadı gibi "yoldaş" olan değerli kardeşim Zeki Yoldaş ile İstanbul’da bir araya geldik. Süryani kültürünün tarihi koridorlarında anlam dolu bir yolculuğa çıktık. Samimi farkındalıktan gelen bir ruh haliyle kültürümüzün geleceğini konuştuk.
Bu vesileyle, hem batı hem de doğu halk lehçelerinde çocuklar için hazırlattığı ve bastırdığı "Süryanice Hikâyeler" isimli kitabın baskısını yerinde görmek için matbaayı ziyaret ettik. Süryaniceye katkılarından dolayı kendisine teşekkürlerimle birlikte tebriklerimi sunuyorum. Tavdi sagi Zakay!
Bu buluşmanın düşünsel etkileşiminden bir kez daha anladım ki, hayatın zorlukları içinde müşfik olmanın ruhunu kaybetmemek ve şefkati çoğaltmak çok önemlidir.
İçsel dünyamızın tali yollarını hakikatin ana yoluna bağlayan en önemli unsur, bu samimi farkındalıktır.
Bu yolda yürüyen birey, insan onurunu yücelterek ve kutsayarak yol alır.
Bu yolda, saygı, anlamak için dinlemektir; öğrenmek, paylaşabilmek içindir; yapıcı eleştiriye açık olmak ise gelişimin ön şartıdır. Farklılıkları kabul etmek, ötekileştirmemenin anahtardır.
Bu yol, sorumluluk dolu engebeli bir yoldur.
Bu yol, edebin, ahlakın ve içsel aydınlanmanın yoludur.
Bu yol, "herkes gibi" değil, "kendi gibi" olmanın, özgün olmanın yoludur.
Bu yolda yürüyen insanın en büyük başarısı, kendini bilmesidir. Kendiyle barışık olabilmesi ve sorumluluklarını yerine getirebilmesidir.
Bu da görev ve sevinç demektir.
Saygılarımla,
Yusuf Beğtaş