10 Aralık, sadece bir tarih değil; insanlığın ortak vicdanının hatırlatıldığı gündür. Adaletin ve mazlumiyetin ortak kürsüsüdür.
“İnsan Hakları, mazlumların kürsüsüdür; adaletin sesi, vicdanın yankısıdır.” “10 Aralık, sadece bir tarih değil; insanlığın ortak vicdanının hatırlatıldığı gündür.”
10 Aralık 1948’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni kabul etti. Bu belge, “tüm halklar ve uluslar için ortak başarı standardı” olarak ilan edildi. 10 Aralık, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edildiği gün olarak tüm dünyada İnsan Hakları Günü; Türkiye’de ise bu tarihi içine alan hafta İnsan Hakları Haftası olarak kutlanır. Bu hafta, adaletin evrensel değerlerini ve mazlumların sesini hatırlatır. Irk, din, dil, cinsiyet, siyasi görüş, sosyal köken gibi farklılıklar gözetmeksizin herkesin eşit ve özgür doğduğunu vurgular.
İnsan Hakları Haftası, sadece bir anma değil; adaletin ve mazlumiyetin ortak kürsüsüdür. Bu hafta, hem bireysel hem kurumsal düzeyde insan haklarını koruma ve geliştirme sorumluluğunu hatırlatır.
Veda Hutbesi: İlk İnsan Hakları Beyannamesi
İnsan Hakları Haftası vesilesiyle temel insan haklarıyla ilgili ilk metin olan Veda Hutbesi’ni anmadan geçmek olmaz. Her insanın, bilhassa her Müslümanın her an için ulaşıp okuyabileceği yerde bulundurması gereken “Vedâ Hutbesi”nin metni, hakikaten mükemmel mânada ortaya konulmuş bir “temel insan hakları beyannâmesi” hüviyetini taşıyor.
Hz. Muhammed’in (asm) 632 yılında Arafat’ta yaklaşık 140.000 sahabeye hitaben irad ettiği Vedâ Hutbesi, son hac ziyaretinde vuku bulduğu için “Vedâ Haccı” olarak da isimlendirilmiştir. O tarihten bin üç yüz küsûr sene sonra (10 Aralık 1948) Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, Vedâ Hutbesi ile bazı benzerlikler gösteriyor. Bu noktadan bakıldığında, Vedâ Hutbesi’nin ilk insan hakları beyannâmesi olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Vedâ Hutbesi; hukuk, ahlak, aile, ekonomi, sosyal ilişkiler ve insan hakları üzerine kapsamlı ilkeler içerir. Bugün birçok hukukçu ve ilahiyatçı, Veda Hutbesi’ni İslam’ın insan hakları manifestosu olarak değerlendirir.
İşte, Vedâ Hutbesi’nde yer alan ve her insanın bilmesi, mümkün mertebe hayatına tatbik etmesi gereken birleştirici, kavuşturucu, kucaklayıcı, o kudsî ve bâkî hakikatlerden bir demet:
Veda Hutbesi’nde İnsan Hakları Vurguları
- Can, mal ve namus dokunulmazlığı
“Ey insanlar! Bugünleriniz, bu ayınız, bu şehriniz nasıl mukaddes ise, canlarınız, mallarınız ve ırzlarınız da öyle mukaddestir; her türlü tecavüzden korunmuştur.”
- Mesajı: İnsan hayatı, mülkiyeti ve onuru kutsaldır. Hiçbir gerekçeyle ihlal edilemez.
- Irkçılığın reddi ve eşitlik
“Arab’ın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arab’a üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir.”
- Mesajı: Irk, soy, renk gibi farklılıklar üstünlük sebebi değildir. İnsanlar eşit yaratılmıştır.
- Kadın hakları ve aile içi adalet
“Kadınların haklarına riayet ediniz. Onlar Allah’ın emaneti olarak yanınızdadır.”
- Mesajı: Kadınlar korunması gereken değil, hakları olan bireylerdir. Ailede adalet ve merhamet esastır.
- Ekonomik adalet ve faiz yasağı
“Faiz kesinlikle haramdır. Cahiliye devrindeki faiz kaldırılmıştır.”
- Mesajı: Ekonomik sömürü yasaktır. Toplumsal adalet, ekonomik eşitlik ile sağlanır.
- İnsanlık mirası ve evrensel mesaj
“Benden sonra birbirinizin boynunu vuran kâfirler olmayınız.”
“Cahiliye adeti olan kan dâvâları tamamen kaldırılmıştır. “
“Kimseye haksızlık yapmayın, zulme de boyun eğmeyin. “
“Hiç kimse başkasının suçundan dolayı mes’ul tutulamaz.” (Suçun Şahsiliği İlkesi)
- Mesajı: Müslümanlar arasında kan dökmek, insanlık onuruna aykırıdır. Barış ve kardeşlik esastır.
İnsanın hayat hakkı, düşünce hürriyeti, namus ve haysiyeti, dini inancı ve malı bütün ilahi dinlerde kutsal sayılmıştır. Cenabı Hak, “Haksız yere bir cana kıyanın bütün insanları öldürmüş gibi ağır bir suç işlediği, bir insanın hayatını kurtarmanın da bütün insanlara hayat vermek gibi erdemli bir davranış olduğunu” haber vermektedir.
Bu vesileyle hepimizin insanlık onuru için yapabileceği çok şey var kıymetli okuyucularım. Zira ahirette sadece yaptıklarımızın hesabını vermeyeceğiz, yapmadıklarımızdan da hesaba çekileceğiz.
