Siyaset Felsefesi Emek, Özgürlük Ve Eşitlik Temelinde Toplum Yaratma Mucadelesi
Toplumlar ve Toplumları oluşturan insanlar siyasetten korktukça, siyasi yönetimlerde söz hakkı olmadıkça dünya düzenin çarkı hep öyle dönecek ve asla daha adil ve eşit bir siyasi yönetim olamayacak.
Che Guevara — “Ben kurtarıcı değilim. Kurtarıcı diye bir şey yoktur. İnsanlar kendilerini kurtarırlar.”
Öğretmenlik yaptığım yıllarda Siyaset Felsefesini anlatırken hep şunu öğrencilerime anlatıyordum: Diyordum ki Allah bizi kurtarıcılardan kurtarsın. Kim sizi kurtaracağım derse ondan hemen kaçın diyordum. Çünkü en büyük kazığı hep kurtarıcılardan yedik; ancak toplum kendi kendisini kurtarır. Dünyadaki sağ politikalar hep kurtarıcı ve karizmatik liderlik temeline dayanır. Ama bana göre bu politikalar toplumu kurtaramayacağına ve sadece kapitalizmin egemen sınıfın çıkarını ve kendi çıkarlarını düşünerek politika yaptıklarına inanmışım. Hiçbir zaman bir sağ politika toplum için diğer bir sağ politikaya alternatif olamamıştır. Asıl alternatif politikalar toplumların, yani tüm insanların çıkarlarını düşünen, insanların güvenliğini sağlama yanında mutluluğunu, refahını ve ahlaki bir yaşamı sürdürebilme temelinde bir politika sunması ile mümkündür. İşte daha önce toplumun umudu ve kurtarıcısı olmuş birçok siyasetçi şimdi ise sırf kendi çıkarları için siyaset meydanına dönerek gündemi sadece kendileri ile ilgili belirlemeye başlanmıştır. Örneğin daha önce sosyal demokrat partiden cumhurbaşkanı adayı gösterilen ve meydanlara kurtarıcı ve toplumun büyük umudu olarak sunulan siyasetçi seçim günü balonu sönünce ortalıktan kaybolup hiçbir şey söylemeyip tam seçim zamanında yine sahneye çıkıp sanki kendisinden başka kurtarıcı yokmuş gibi siyaset gündemini meşgul edip ülkenin en acı sorunlarını perdeleyen bir siyaseti ülkenin gündemine oturtmaya çalışmışlar. Ya bırakın bizi kurtarma safsata Felsefesini, sizler kendinizi kurtarmaya, ait olduğunuz kesimin çıkarlarını savunmaktan başka bir siyasetiniz olamaz. Allah bizi sizin gibi kurtarıcılardan kurtarsın. İnsanlar veya toplumlar ancak ülkenin siyaset yönetimine bizzat katılarak, söz hakkına sahip ve bilinçli bir birey olarak herkesin siyasete katılmasıyla mümkündür. Artık ya oldunuz gibi görünüp siyaset yapın yada göründüğünüz gibi olup öyle siyaset yapın. Yoksa çok yazık oluyor insan yaşamına ve insanların böyle kurtarıcı siyasetçilerle zaman harcamasına. Cambaz Siyasetçiliği değil, insani temelleri içeren yani, ahlaki, erdemli, vicdanlı ve tüm insanlığın çıkarlarını kapsayan bir siyasi felsefeyi rehber edinerek insanların karşısına çıkılmalı. İnsanlık böyle bir siyaset felsefesine susamıştır. Sol Partilerin bilhassa Emek ve Özgürlük İttifakın Siyasetçileri de bu nitelikte ve gerçekten halkları nitelikli siyasete katabilecek, ,bizzat insanların ayağına gidebilen, tüm toplumun hizmetinde olabilecek özellikteki insanları aday koyup seçtirmesini sağlamalıdır. Artık dansöz siyasetçilerden, ahbap çavuş ilişkileri ile belirlenen kurtarıcı siyasetçiler sol anlayışa, halkların eşitlikçi ve özgür toplum yaratma siyasetine hiçbir katkısı olmayacağı gibi tam tersine dansözcülük siyasetleriyle tüm gençlerin, kadınların emekçilerin ve ezilen insanların umutlarını kıracaklar ve hayallerinin gerçekleşmesini bir süre ertelenmesine neden olacak. En güzel örneği de Halkçı, eşitlikçi, özgürlükçü, demokrat olmayan ve farklı ırklarımızı, inançları mızı, kültürlerimizi ve dillerimizi zenginliğimiz olarak kabul etmeyen ırkçı ve gerici(buradaki gericiliğin kastettiğim dindar olmayı değil, her türlü düşüncede bağnaz ve katı olan görüşleri kastediyorum) siyasi anlayışa sahip olanlar Emek ve özgürlük ittifakından asla aday yapılmamalı, halkları örgütleme ve yönetme motoru aracı haline getirilmemeli. Yoksa bu tip siyasetçiler bu daha özgür ve daha sömürüsüz bir toplum yaratma mücadelesine daha büyük zararları olacak ve azımsanmayacak ölçüde bireylerde umut ve hayal kırıklığı yaratacaktır. Bunun örneklerini hem yerel seçim yönetimlerinde hem de genel seçim milletvekilliklerinde gördük. Çok değer verilen ve el üstünde tutulan o siyasetçiler şimdi neredeler. Çünkü özleri gereği (paradigma anlayışına tam tersi oldukları için) asıl gitmeleri gereken yere gitmişlerdir. Aslında asıl suç bizim gibi insanların o gibi insanlara toplumları kullanacak seçilme aracına yer ve yol vermesidir. Söz-Yetki-Karar ve iktidar ancak halklara ait olduğu sürece insanlar daha eşitlikçi ve özgürlükçü bir yaşam elde edebilirler.