Odada dört kişiydik; Dördüncü arkadaşı Malik Özkan diye tanıştırdılar. Bizden genç, yakışıklı ve babayiğit bir kişilik fotoğrafı veren Malik Arkadaşın bir dönemde Mardin ilinin Ziraat Odası Başkanlığını yaptığını öğrendim.
Aklımda kaldığı kadar sanırım Mimarım demişti.
Malik Özkan Kardeşimiz.
Doktor Nihat ve Mehmet Kardeşimin ortak bir dostuydu.
İçten samimi bir konuşma başlamıştı aramızda ama Doktor Nihat Özkan hala benim yıllarca önce Şafak Hoca vasıtasıyla tanıştığımızı birlikte yemek yediğimizi bilmiyordu. Nerden bilecekti ki, aradan uzun yıllar geçmişti. Nihat Özkan’ın kliniği müthiş güzeldi.
15 Odalı bu sağlık kurumu adeta 5 yıldızlı bir otel konforunda dizayn edilmişti. Duvarları süsleyen muhteşem tablolardaki resimler adeta sohbetimize katılan Beşinci kişi gibiydiler.
Doktor Nihat Özkan bizi kliniğin odalarında gezdirdikçe şaşkınlığım hayrete, hayretim hayranlığa dönüşüyordu.
Özellikle Doktor Nihat Özkan’ın makam odasındaki kütüphane araştırmacı bir yazar olarak Doktora olan sempatimi takdire dönüştürüyordu. Güncel yaşamdaki kitapların tümüne yakını Doktor Nihat’ın kütüphanesini süslüyordu.
Belli ki Nihat Hoca çok okuyan, gündemi çok dikkatli izleyen bir insandı ve ben onun bu yönünü keşfederken aklıma doktor olan bir arkadaşımın söylediği şu söz takıldı. Şöyle diyordu dostum: Biz hekimler o kadar yoğun bir tempoda çalışıyoruz ki ne gazete, ne kitap okuyabiliyoruz; eve geldiğimizde külçe gibi bir kenara yığılıyoruz.
Bu sözle önünde durduğum Doktor Nihat Özkan’ın Kütüphanesi beni öylesine derin etkilemişti ki karşımda duran iyi bir hekimden başka hemen her alanda Ekonomi, Tarih, Sosyoloji, Psikoloji gibi sosyal konulara ilgili bir tıp insanı vardı.
25 Yıllık Ankara hayatımda çok özel hasta hane, klinik, sağlık kuruluşu gezmiştim ama Doktor Nihat Özkan’ın kliniği kadar güzel, insanı sarıp sarmalayan bir tesisi görmemiştim.
Gezdiğim gördüğüm ultra lüks özel hasta hanelerin, sağlık kuruluşlarının insanı irrite eden soğukluğu bu klinikte yoktu.
Doktor Nihat’ın özel kliniği müthiş temizdi ve bu temizlik onun askeri disiplininden kaynaklanıyor, kliniğin harika hijyeni ise onun hekimlik titizliğini işaret ediyordu.
Şakacı ve müthiş esprili bir arkadaşımın tekerlemesi aklıma geldi. O sözleri gezdiğim bu kliniğe uyarlayarak içimden ‘Doktor Nihat Beyin bu kliniğini Ankara’da TEK GEÇERİM cümlesini sessizce mırıldanırken gülümsedim.
Doktor Özkan beni şaşırtan başka bir konuyu gündeme taşıyınca gerçekten şok oldum. Kendisi Asker kökenli emekli bir albaydı. Ne gözlerime ne gördüklerime inanabildim.
Çünkü hiç emekli bir üst komutan gibi durmuyor; adeta Cenabı ALLAH Nazardan korusun meslekte 15 yıllık yeni bir doktor gibi genç ve dinamik bir duruş sergilerken bizlerin belleğinde kalan yüksek rütbeli bir subay görüntüsünden daha çok tam bir halk adamı tavırları sergiliyor; her sözünde, eyleminde alçakgönüllü ve tevazu kâr üslubunu sürdürüyordu.
Doktor Nihat içinde yaşadığımız coğrafyanın sıcakkanlı insan profilini her şatta ve her zeminde sergiliyordu. Doktor Nihat Özkan’ın, makamlarda büyüdükçe tevazu noktasında alçakgönüllü hale dönüştüğünü net bir biçimde biliyordum artık.
Doktor Nihat tam bir halk adamıydı. Sağlam bir duruşu olduğu her halinden belliydi. İşine âşık bir adamdı Doktor Nihat. Babacanlığı yapmacıklı davranışlardan değil yüreğinden akıyordu.
Çok zeki ve dikkatli olduğunu, ayrıntılara çok önem verdiğini gözlemliyordum.
Sözün burasında okura bir bilgi notu aktarayım; Değer olduğuna inandığım insanla alakalı bilgilerimin aynasında o kişinin önce ‘Duruşuna, Gözlerine, Vücut diline ve söylemlerinin arkasındaki Satır Aralarına bakarım.
Eğer toprağın altındaki elması gören gözleriniz varsa mutlaka bu dediğimin ne anlama geldiğini anlarsınız.
Hayatım boyunca çok sayıda Güçlü-Zengin-Makam ve Mevki Sahibi hatta bu ülkeyi bir zamanlar yönetenlerle karşılaştım, konuştum, tanıştım, çoğunu çok yakından tanıma şansını buldum.
Lider ruhlu insanların hayat öykülerinden, izledikleri taktik ve stratejiden elde ettiğim verilerden şu doktrini ürettim; Eğitim, para, güç, şans faktörleri insanı bir makam veya mevkie taşısa da o insanın bir ‘’Değer’’ bir ‘’ Lider’’ olduğuna kanaat getirmek için başka parametrelere bakmak gerekir. Sürekli gelişen ve değişen bir dünyada yaşıyoruz.
Bu değişime açık olanlar, uyum sağlayanlar, koşullarla birlikte değişen ve gelişenler HAYAT YOLUNDA başarının anahtarını ellerinden düşürmezler ve evlatlarına inanılmaz güzel bir miras bırakırlar. Evet, toplum hayatına belli bir dönemde imza atanların en büyük silahları, Egolarını ayakları altında ezen BİLGİDİR. Zira bilgi güçtür.
Başarı, kararların ve uygulamaların zemini olan işlenmiş bilginin fark yaratacak şekilde kullanımıdır.
Bu fark ister siyasi hayatta, ister ekonomik, ister sağlık sektöründe olsun rekabet dünyasında bu formülü uygulayanı öne çıkarır. Alman yazar ve Düşünür Goethe’nin ünlü sözü var. “Yapabileceğiniz ya da yapabileceğinizi hayal ettiğiniz her ne ise başlayın yapmaya. Cesur olmanın kendi içinde bir dehası, gücü ve büyüsü vardır”
İşte Doktor Nihat Özkan tam bu tanıma uyan bir özel insandı.
DEVAM EDECEK…