Değer veren ve katkı sunan her manevi destek, yapana iyilik ve büyüklük olarak geri döner. Bu görev ve anlayışla hayata anlam katan ve başka kalplere dokunan yürekli insanlara selam olsun.
Büyüklük
İki gözümüz bize fiziksel dünyayı görebilmemiz için verilmiştir. Arka plandaki soyut anlamı (yani ruhu) görebilmek için üçüncü bir göz gereklidir. Bu üçüncü göz, bilgiye dayanan bir farkındalık düzeyidir. Mesih, ikinci doğuşla bize bu farkındalığı veriyor ki bu farkındalıkla hizmet etmeye ve değer katmaya odaklanalım. Ve bunu yaşam tarzı haline getirelim.
Zira Mesihi anlayışa göre, gerçek büyüklük dış dünyada değil, içsel dünyadadır. İçsel dünyadaki bu büyüklüğü keşfedenler, sadece kişisel bütünlüğe kavuşmakla kalmaz, aynı zamanda dış dünyada da daha çok büyürler. Görevlerini ve misyonlarını da samimiyetle ve tevazuyla yerine getirmenin heyecanını ve tatminini yaşarlar.
Mesih, içsel dünyada bulunan gerçek büyüklüğü keşfetmeyi öğreten bir bilgidir, bir derstir, bir öğretidir, bir ışıktır, bir sevgidir, bir sorumluluktur, bir hikmettir.
Her şeyden öte, "O hayattır, O yoldur, O hakikattir" (Yuhanna 14: 6).
Esas mesele, o bilgiyi, o hayatı, o yolu, o hakikati arzulamaktır. Onları arzuluyor muyuz?
Esas mesele o dersi öğrenmektir. O dersi öğrenmek istiyor muyuz?
Esas mesele o öğretiyi özümsemektir. O öğretiyi özümsemenin yöntemlerini arıyor muyuz?
Sosyal ve idari hayatımızı o öğretinin yükümlülüklerine göre şekillendirme iradesine sahip miyiz?
O ışığın nuruyla aydınlanmanın onurunu taşımaya hazır mıyız?
O sevgiyi bencillikle kirletmeden koşulsuzca hayata aktarmayı göze alabiliyor muyuz?
O yola girmenin samimiyetini ve sorumluluğunu kabul ediyor muyuz?
O sorumluluğun terbiyesini merhametli farkındalıkla yüklenmeye talip miyiz?
Kendimizi ve hayatımızı o hikmetin gerekliliklerine göre yönetebiliyor muyuz?
Kimse kendini kandırmasın ve de aldatmaya kalkışmasın. Bütün mesele bu soruların cevabındadır..
Çünkü Mesih, hayatımızın, yolumuzun ve realitemizin hakikati olduğunda görünmeyeni görmeye ve fark edilmeyeni fark etmeye başlarız.
İşte o zaman, köleleştiren hırs ve tutkulardan sadece özgürleşmekle kalmaz, aynı zamanda gerçek manada uyanırız. Gerçek uyanış, zihinsel kölelikten özgürlüğe ve sorumluluğa geçiştir. Hayatı bilinçli ve bilgili bir şekilde yaşamaktır. İnançsal ve düşünsel reflekslerimizi, tüm çalışmalarımızı sadece kendimizi kurtarmak için değil, bütünsel yaşama yani bütüne hizmet etmek için yapmaktır.
Unutulmasın! Değer veren ve katkı sunan her manevi destek, yapana iyilik ve büyüklük olarak geri döner. Bu görev ve anlayışla hayata anlam katan ve başka kalplere dokunan yürekli insanlara selam olsun.
Yusuf Beğtaş
