Yardımcı Doçentlik, Devlet Bahçeli ve Diğer Konular
Veysi ERKEN
Değerli Okuyucular. Öncelikle gözümde oluşan sorunun tedavisi için sizlerden dua bekliyorum. Cenabı Allah duaları kabul edendir. Şafi ismiyle şifayab olan odur.
Dualarınızı esirgemeyeceğinizi umuyorum.
Bu bağlamda yazımı kısa tutmak durumundayım.
Yardımcı Doçentlik Meselesi
Yıllardır dile getiriyor ve ilgililere duyuruyorum. Yardımcı doçentlik konusu akademik hayata bilerek vurulan darbedir. Seksenli yıllardan beri kanayan yaradır.
Yardımcı doçentleri taşeron işçiler kadar değeri yoktur maalesef. Bu konuda Devlet Bahçeli döneminde düzenleme yapılacağı ifade edildi. Aradan 15 küsur yıl geçti. O dönemde yapılan basit düzenleme bile hayata geçirilemedi.
Üç yılda bir aynı eziyetler yaşatıldı.
Derece sorunu 2011 yılına kadar devam etti.
Nihayetinde Sayın Cumhurbaşkanı konuyu gündeme getirdi. Kanaatime göre KHK ile bir saatte çözülecek bir mesele. Yine de meclis gündemine geleceğine yönelik açıklama yapıldı.
Yardımcı Doçentlik tamamen ortadan kaldırılmalı ve mevcutların mağduriyeti giderilmelidir.
Bilinen bir husus var ki, o da pek çok yardımcı doçentin eserlerinin profesörlerden fazla oluşudur. Mecliste bu konu dikkate alınır diye düşünüyorum.
Özellikle Devlet Bahçeli, Veysel Eroğlu, Semih Yalçın, Mehmet Gunal, Zuhal Topçu, Mustafa Ilıcalı gibi akademisyen vekiller bunu çok iyi biliyorlardır.
Fırsat varken sizi adalete davet ediyorum. Adil bir uygulama için çalışınız.
Sayın Cumhurbaşkanının bu konunun adilane bir şekilde çözümü için takipçi olacağını düşünüyor bütün yardımcı doçentler.
Devlet Bahçeli
Sayın Devlet Bahçeliyi yetmişli yıllardan beri tanırım. Seksenli yılların ortalarından itibaren hukukumuz arttı. Doktora programında bir dersimize girdi.
1999 seçimlerinden sonra ülkücüleri katillikle suçlayan Rahşan Ecevit’in kocasını başbakanlığa taşımasından dolayı çok eleştirdik.
99-2002 yılları tam bir felaket oldu.
Türkiye’yi tamamen çökertmeyi hedefleyen çetenin senaryosunu gördü ve 3 Kasım’da seçim diyerek oyunu bozdu.
Malum çete Devlet Bahçeliyi hiç affetmedi.
O günden beri defalarca malum çetenin oyunlarını bozdu.
2002’de meclis dışında kalan MHP 2007’de tekrar meclise girdi ve cumhurbaşkanlığı seçimine iştirak ederek malum 367 oyununu bozdu.
7 Haziran seçimlerinden sonra kurulan tuzağı tekrar bozdu.
Ama çete yeni senaryolar kurmaktan vazgeçmedi. MHP’yi parçalamayı hedefledi. Gezi olaylarını sahneledi, 7 Şubat, 17/25 Aralık ihanetini sergiledi. Parti kurdurdu.
Malum Siyonist çete 15 Temmuz’da ihanetinde tavan yaptı.
Devlet Bahçeli senaryoları bozmaya devam etti. 16 Nisan halk oylaması ve akabinde Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili sergilediği tavır Siyonist haçlı çetesinin piyonlarını kudurttu.
Sayın Devlet Bahçeli bir laf söylüyor. Türkiye kazanıyor.
Umarım ki, ülkem hep kazanır.
İnanıyorum ki, Türkiye İslam ve gönül coğrafyamızın hem beyini hem de kalbidir. Beyin ve kalb güçlü oldukça bizler kazanacağız biiznillah.
Teşekkürler Sayın Devlet hoca.
CHP Kendini Fesh Etmeli
CHP’nin üst yönetimi iflah olmaz bir hastalığın pençesindeler. Ayetten rahatsızlık duyar, mescidi ve camiyi hazmetmez.
Yetmişli yıllardan beri bu zihniyet geçerli olmuştur.
Yaşamız gereği bunu gördük ve yaşadık.
CHP denilince milletle barışıklığın olmadığı görülmüştür her durumda. Milli ve yerli duruşu yok.
Yetmişli yıllardan beri ne zaman iktidar olduysa yokluk kıtlık zuhur etti Türkiye’de.
1974, 78 ve en son malum Ecevit dönemi.
Sadece bunlar yüzünden CHP kendini fesh etmelidir diye düşünüyorum. Bunu birkaç sefer yazdım. Özellikle benzi/ mazot kuyruğunu Türkiye’ye yaşatan Deniz Baykal başkan iken defalarca yazdım.
SSK’yı zarara uğratan Kemal Kılıçdaroğluna sesleniyorum. Kurultay yapacakmışsınız.
Bu milletin bir ferdi olarak fesih kurultayı yapınız. Böyle bir karar ülkeye iyilik olacak.
Beni dinler, sözümü tutar mısınız?
Bilemem.
Yıllarca siyasetin içinde bulunmuş biri olarak size tavsiyemdir.
Selam ve Sabırla…