SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BİNASI
“Sosyal Güvenlik” deyimi yeni bir kavramdır. Her ne kadar “Sosyal Güvenlik” deyimi yeni bir kavramı ifade etmekteyse de; sosyal güvenliğe duyulan ihtiyaç insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanoğlu, tarihin her döneminde kendisini yoksulluğa iten, geleceğini tehdit eden olaylardan korunma duygu ve çabası içinde olmuştur. Hastalık, sakatlık ve yaşlılık gibi insanoğlunun yazgısı niteliğindeki olayların açlık, sefalet ve yoksullukla eşanlama geldiği dönemlerde çetin bir yaşam mücadelesinin egemen olduğu bilhassa ilkel toplumlarda, bu mücadelede yenik düşen yaşlıların bir dağın tepesine götürülerek ölüme terk edilmeleri, yeterli yiyecek bulunmaması nedeniyle ırmak kenarlarında yeni doğmuş bebek cesetlerine rastlanılması, yoksulluğun, yarına duyulan güvensizliğin ve çaresizliğin bir sonucuydu. İnsanoğlunun toplumsal yaşam içindeki varoluş serüveni dayanışma, koruma, emniyet ve güven gibi bir takım sosyal normlar ile birlikte risk kavramını da beraberinde getirmiştir. Kolektif yaşamın ve insan doğasının taşımış olduğu risklere karşı vatandaşlar daimi olarak bir güvenlik ihtiyacı duymuşlardır. Hastalık, sakatlık, annelik ve yaşlılık gibi risklerin giderilmesi ve garanti altına alınması bağlamında güvenlik ihtiyacı giderek ivme kazanmıştır.
Evrensel bir insan hakkı olarak herkes için sosyal güvenlik, yoksullukla mücadele, sosyal adalet ve sosyal içerme, kapsayıcı büyüme, düzgün işleri ve refahı destekleme, verimliliği artırma, beşeri sermaye düzeyini yükseltme ve yapısal ekonomik dönüşümü gerçekleştirme anlamına geliyor. Tabiatta ekolojik dengenin korunması, ne kadar önemli ise, toplumun geleceği için “SOSYAL GÜVENLİK” de bir o kadar önemlidir. Sosyal Güvenlik doğumla başlar, ölüme kadar devam eder. Hatta ölümle de bitmez, çünkü varislerin de hukuku vardır. İnsanoğlu, sosyal hayat içinde hayatını idame etmek için, özellikle verimli çağından başlayarak, takatten düşünceye kadar hep çalışır. Yaşamın her alanında, bütün iş ve işlemlerimizi yazılı beyan ve belge altına alırız. Hayatımız boyunca farklı zaman, mekan, süre, işyerlerinde ve farklı pozisyonda çalışabiliriz.
Çok sayıda insanın çalışma şeklini resmi kayıt altına alan “Sosyal Güvenlik Kurumu” dur. Yaşlanıp, takatten düştükten sonra emeklilik işlemlerin takibi ve aylık bağlanması için ilk gidilen yer “Sosyal Güvenlik Kurumu” dur. Çok sayıdaki vatandaşımızın özlük hakların kayıt ve koruma altında tutulduğu yerin, güzel bir mekan olmalı diye düşünüyorum.
Şirin ilçemizde bulunan, resmi dairelere ait binaların fiziki yapıları genelde güzeldir. Belediye Hizmet binası, Belediye Hizmet Kampüsü, Halk Eğitim Merkezi, Halk Kütüphanesi, Spor Kompleksi, Yeni Adliye sarayı, Fakülte inşası, Midyat Polis Evi, Organize Sanayi Bölgesi ve Sit alanlarında restorasyon çalışmaların bir kısmı tamamlandı, bir kısmının inşası devam ediyor. Eskiden ilçemizde emekli sayısı bir elin parmak sayısını geçmezdi. Şöyle ki sadece Resmi Dairelerde çalışan Memur ve İşçi emekli olurdu. Oysa şimdi durum çok farklı, hemen hemen her kesin hayatında mutlaka Sosyal Güvenlik Kurumu var. Esnaf, çiftçi, imalatçı, taşeron firmalar, engelliler, yaşlılar, maluller, yeşil kartlılar, muhtarlar, odalar, şirketler, Genel Sağlık Sigortalılar, İş-Kur, Hizmet borçlanması yapanlar, Bağ-Kurlular, dul ve yetimler, yurt dışında çalışanlar, şehit aileleri vb. durumda olanlar, Bu tablodan anlaşılacağı üzere, iş trafiği çok yoğun olan resmi dairelerin başında Sosyal Güvenlik Kurumu gelmektedir. Maalesef, hayatımızda bu kadar önemli bir yere sahip Midyat Sosyal Güvenli Kurumu Hükümet konağın zemin katında, dar ve havasız bir ortamda işlemlerin idamesini sağlamaktadırlar. Şirin ilçemize hiç yakışmayan bu durumu özellikle başta Sayın Belediye Başkanımız olmak üzere diğer siyasi iradenin dikkatine sunmak istiyorum. Midyat’a yakışır bir Sosyal Güvenlik Kurumu binanın inşası, Hem kurum çalışanları hem de hizmet almaya giden vatandaşlarımızı fazlasıyla mutlu ve bahtiyar edecektir. Konuyu ilgililerin dikkatine sunmayı arz ederim. Saygılarımla...
Ali ŞAHİN
Emk.Bld. Bşk.Yrd.