Bir haftadır hastamız dolayısıyla bu hastane senin bu hastane benim dolaşmak zorunda kaldık. Bu yazıyı da hastane koridorunda kaleme aldık. Öncelikle tüm hastalarımıza Şâfî olan Yüce Allah’tan acil şifalar diliyorum. Kimseyi de hastanelere düşürmesin temennisinde bulunuyorum. 

Hasta ve hastane deyince, bir psikolojik durum başlar hemen. Tabi bu durum hastalığın çeşidi ve hastanın durumuna göre değişiyor. Belli belirsiz bir durum söz konusu ise bu daha da çekilmez hale geliyor.

Ambulans siren sesleri, anonslar, tetkikler, tahliller ve sonuçlar derken hastalığın seyrine göre en az 2 gün hastane yollarını aşındırıyorsunuz.

Devlet Hastaneleri hem teknolojik anlamda hem hizmet alanında iyi bir durumda diye biliriz. Eskiye göre çok daha hızlı sonuç alınabiliyor. Ama buna rağmen hasta sayısı ve hastalık çeşitleri çoğaldıkça yoğunluk yaşanabiliyor. Bir de Covid-19 belası da eklenince büsbütün hastanelerin ve sağlıkçıların yükü 2 kat artmış durumda.

Bunu görmek için 4-5 saat Batman Bölge Devlet Hastanesi'nin acil servisinde durmak ve gözlemlemek yeter. Ben buna hastamızın acil serviste olması münasebetiyle şahit oldum ve iyi bir gözlem yaptım.

Uzman, pratisyen ve hemşire olmak üzere 5-6 kişilik sağlık ekibi acil servisinde nöbetçi olarak görev yapmaya çalışıyor. Maske, eldiven ve koruyucu elbise ile sabaha kadar acile gelen hastalara bakmaya çalışıyorlar. Öyle durumlar oluyor ki acil bir hastaya yoğunlaşmış iken çok daha acil bir hasta daha çıka geliyor. Koşuşturmalar, talimatlar arasında hastalara müdahale ediliyor. Acile genellikle; Covid-19, kaza, kalp krizi, nöbet, zehirlenme v.b. hayati risk taşıyan hastalar gelmektedir. Tabi her hasta ile beraber en az 2 kişi gelince acil servisi bazen anne baba günü gibi bir hal alıyor. Tüm bu yoğunluğun içinde her hasta yakını kendi hastası ile meşgul olunca kendi seyrinde devam eden bir uğultu devam ediyor. Kimsenin kimseye geçmiş olsun dilekleri dışında söyleyecek bir şeyi olmuyor çoğu zaman. Adı üstünde hasta ya da hasta yakınısınız. Bu yüzden, Allah kimseyi düşürmesin diye temenni ediyoruz. 

Hastanedeki olağan hareket bu şekilde devam ederken, hastasını kaybedenler büyük bir üzüntü içinde morg kapısına doğru ağır ve bitkin adımlarla yol almak zorunda kalıyor. 

Hastanedeki bu gözlemlerden sonra gelelim asıl anlatmak istediğimize... 

Hayat ve ölüm her canlı için mukadderdir. Bu konuda, Allah(Celle Celalühü), "Her nefis ölümü tadacaktır. " diye buyurmaktadır 

İnsanlar doğar, büyür, yaşlanır ve ecel vakti gelince de herhangi bir sebepten dolayı hastanede ya da evindeki yatağında son nefesini verir. Rabbim cümlemize iman üzere ölmeyi nasip etsin inşallah. 

Derdi veren Allah şifasını da göndermiştir. Kula düşen bela ve musibetler karşısında sabırlı olması, isyan etmemesidir. Allah'a dua edip acizliğini ortaya koymasıdır. Şifayı Allah'tan beklemeli, sağlık için şükretmelidir. 
 

Hastaneye düşmemek için bize emanet olan bedenimizi korumalı, maddi ve manevi olarak kendimize dikkat etmeliyiz. Unutmayalım ki, bizler fani dünyanın fani konuklarıyız. Er ya da geç bu geçici alemden ebedi aleme vaktimiz gelince göçeceğiz. 

Rabbim hastalarımıza şifa versin, ölmüşlerimize rahmet eylesin. Kalın sağlıcakla.