Bugün Bayram,
Kurban bayramı.
Allah’a kurbiyetin oluşması için gönüllerin, haykırışları ve kalpleri yöneldiği ve ellerin Rabbulalemine açıldığı bir zaman ve sevinç dilimidir.
Allah’a kurbiyetin oluşması için bir şeylerin alınması ve kesilmesi istenir. Peki, neyi alalım ve neyi keselim acaba.
İşte Merhum Cahit Zarifoğlu’nun tavsiyesi;
“Üstadım” dedim,
“Bayrama ne alayım?”
Dedi: “Birkaç piri fâniden gönül,
birkaç çocuktan gülücük,
alabilirsen birkaç fakirden de duâ al.”
“Üstadım” dedim,
“Bayrama ne keseyim?
Önce;
“ Gıybeti kes,
Kul hakkı yemeyi kes,
Yalan söylemeyi kes,
Haram yemeyi kes,
Adam kayırmayı kes,
İsrafı kes,
Kötülükten irtibatı kes.......
“Bunları kesmezsen ne kesersen beyhude...”
Evet.
Bunları kestikten sonra keselim kesebileceğimizi.
Koyun mu, Sığır mı, Deve mi? olur.
O zaman bunlar kurbiyetimizin vesilesi olur inşallah. “Onların ne etleri Allah’a ulaşır ne de kanları; O’na ulaşacak olan sadece sizin takvânızdır. İşte Allah onları sizin istifadenize verdi ki size doğru yolu göstermesinden ötürü O’nu tâzimle anasınız. İyilik yolunu tutanları müjdele! Hac-37” buyrulur ayette.
Demek ki, kestiklerimiz ve keseceklerimiz değil sadece “takva”mız bizi Allaha ulaşır, kurbiyetimizi sağlar.
Allah ülküsü sadece kendisine kulluk olan ve sadece ona secde ederek yakın olanlardan eylesin duasıyla.
Bilinmelidir ki, Müslüman daima "Ülkümüz göklerde dalgalanan bir sancak, Allah'ın huzurunda eğiliriz biz ancak...” terennüm eder, yaşar ve bu yolla Allah’a takvasını ulaştırmaya çalışır, kurbanlıklar bir vesiledir ancak.
Böylece “Mümin Müslüman” aldıklarına ve kestiklerine dikkat eder, fücura değil takvaya yönelir.
Selam ve Sabırla…