Mardin Artuklu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü, Mardin'in Kızıltepe ilçesine 50 km mesafede bulunan Büyük Boğaziye Höyüğü'nde önemli arkeolojik kazılara devam ediyor.

Bursa Devlet Tiyatrosuna yeni atama Bursa Devlet Tiyatrosuna yeni atama

Doç. Dr. Bülent Genç’in bilimsel danışmanlığında ve Mardin Müze Müdürlüğü’nün başkanlığında yürütülen kazılar, höyüğün binlerce yıllık geçmişini gün yüzüne çıkarmayı amaçlıyor.

30 hektarlık bir alana yayılan Büyük Boğaziye Höyüğü, doğu-batı yönünde 600 metre, kuzey-güney yönünde ise 610 metre ölçülerine sahip olup yaklaşık 30 metre yüksekliğinde. Höyük, çevresindeki yerleşimlere göre merkezi bir işleve sahip olmasıyla dikkat çekiyor.

Yapılan yüzey araştırmaları, höyüğün Halaf Dönemi, Kalkolitik Çağ, Tunç Çağı, Demir Çağı, Hellenistik Dönem, Roma Dönemi, Geç Antik Çağ ve Orta Çağ gibi çeşitli dönemlere ait tabakaları güçlü bir şekilde barındırdığını gösteriyor. Bu tabakaların araştırılması, höyüğün yerleşim sürekliliğini ortaya koyarak arkeolojik açıdan önemini bilim dünyasında kanıtlayacak.

Büyük Boğaziye Höyüğü, Kuzey Mezopotamya ve Yukarı Habur Vadisi’nin önemli yerleşim merkezlerinden biri olarak bölgenin arkeolojik hafızasını koruyan bir merkez konumunda. MÖ IV. binyılda Güney Mezopotamya’da yaşanan uygarlık tarihine dair çok boyutlu değişimlerin ve kültürel süreçlerin belgelenmesi açısından büyük önem taşıyan höyük, bu döneme ait ilk kentler ve yerleşim tabakalarıyla dikkat çekiyor.

Doç. Dr. Bülent Genç, höyükteki kazıların bölgenin tarih öncesinden günümüze kadar olan uzun dönemini katmanlarıyla birlikte ortaya koyacağını ve Yakındoğu arkeolojisi açısından çok önemli bilgiler sağlayacağını belirtti. Bu kazılar, höyüğün yapısal katmanlarının ve yerleşim dönemlerinin anlaşılmasına katkı sağlayacak, ayrıca köyden kente dönüşüm aşamalarını da daha iyi anlamamıza olanak tanıyacak.

Büyük Boğaziye Höyüğü’ndeki çalışmalar, Mardin Artuklu Üniversitesi’nin arkeolojik mirasın korunması ve geleceğe aktarılması konusundaki kararlılığını bir kez daha gözler önüne seriyor.

Büyük Boğaziye Kazısı Tarihi Gün Yüzüne Çıkıyor

HASANKEYF KAZISI

Tarihi 10 bin yıl öncesine dayanan Hasankeyf, Roma ve Bizans dönemlerinde "Kifos" ve "Cepha/Ciphas" olarak bilinirken, Arapça kaynaklarda "Hısnu Keyfâ" adıyla anılmaktadır. Dicle Nehri kenarında, kayalık bir alan üzerinde kurulan şehir, Artuklu döneminde altın çağını yaşamış ve önemli bir Ortaçağ kenti haline gelmiştir.

Hasankeyf’te yer alan antik yapılar arasında Hasankeyf Köprüsü, Hamam, Büyük ve Küçük Saraylar, el-Rızk Camisi, Şihabiye Medresesi, Koç Camisi ve Zeynel Bey Türbesi gibi yapılar bulunmaktadır. Ortaçağın ünlü bilim adamlarından el-Cezeri, Hasankeyf’te 8 yıl boyunca Artuklu Sultanlarına hizmet etmiştir.

Ilısu Barajı nedeniyle aşağı şehirdeki tarihi yapılar taşınmış, ancak arkeolojik kazılar devam etmektedir. Bu çalışmalar, şehrin Ortaçağ’da önemli bir seramik merkezi olduğunu ve Asur dönemine ait izler taşıdığını ortaya koymuştur. Ayrıca, şehrin su sistemleri ve mezar yapıları da incelenmektedir.

Hasankeyf Kalesi’ndeki kazılar, Mardin Artuklu Üniversitesi’nden Doç. Dr. Zekai Erdal’ın başkanlığında sürdürülmekte olup, GAP İdaresi ve Dicle Kalkınma Ajansı’nın destekleriyle kale, turizme kazandırılmaya hazırlanmaktadır.

Mardin Kalesi

MARDİN KALESİ KAZISI

Mardin Kale'sinde Arkeolojik Kazılar Devam Ediyor

Mardin Kale’sinde Kültür Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün izniyle yürütülen kazı çalışmaları, 2014, 2015, 2017, 2018, 2020 ve 2021 yıllarında gerçekleştirilmiş olup, 2024 yılı itibariyle devam etmektedir. Kazılar, Mardin Müze Müdürlüğü başkanlığında, Mardin Artuklu Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Evindar Yeşilbaş’ın bilimsel danışmanlığında sürdürülmektedir.

Çalışmalar, Kale Camii ve çevresindeki yapıları gün yüzüne çıkarmayı amaçlamaktadır. Kazılar sırasında seramik, metal, cam ve tuğla parçaları gibi önemli buluntular elde edilmiştir. Ayrıca caminin kuzey ve batısında, sarnıç ve kuyular ortaya çıkarılmıştır.

Kazı çalışmaları, restorasyon ve konservasyon çalışmalarıyla paralel olarak yürütülmektedir. Özellikle caminin kuzeybatı kesimindeki revaklı avlu ve kaleye girişi sağlayan güney kapısı çevresindeki alanlar yoğun olarak incelenmiştir. Yapılarda meydana gelen doğal tahribatlar, kazı ekibi tarafından temizlenerek, onarım çalışmaları başlatılmıştır.

Şubat 2023’te Kahramanmaraş'ta meydana gelen depremler, Kale Camii ve Mardin Kalesi güney kapısında hasara yol açmış, caminin örtü ve cephe duvarlarında taş düşmeleri yaşanmıştır. Bu hasarların giderilmesi için kazı ve restorasyon çalışmaları titizlikle sürdürülmektedir.

Boncuklu Tarla Kazısı (1)

BONCUKLU TARLA KAZISI

Boncuklu Tarla'da Arkeolojik Kazılar: 11 Bin Yıllık Yerleşim İzi

Mardin'de, Dicle Nehri'nin batısında yer alan Boncuklu Tarla'da gerçekleştirilen kazılar, Geç Epipaleolitik Dönem'den Geç PPNB'ye (MÖ 11.000 - MÖ 8.000) kadar uzanan sürekli bir yerleşim izini ortaya çıkardı. Mardin Müze Müdürlüğü başkanlığında ve Mardin Artuklu Üniversitesi Arkeoloji Bölümünden Doç. Dr. Ergül Kodaş’ın bilimsel danışmanlığında sürdürülen kazılar, 2012, 2017, 2019 ve 2020 yıllarında hız kazandı.

Boncuklu Tarla kazılarında bulunan boncuklar, yerleşim yerinin adını almasına neden oldu. Bu boncuklar; serpantin, kireçtaşı, klorit, kemik, obsidiyen ve malakit gibi malzemelerden yapıldı. Hayvan motifleriyle süslenmiş boncuklar, özellikle boğa başı, geyik, leopar ve yılan figürleriyle dikkat çekiyor.

Kazılar sırasında ayrıca, çeşitli taşlardan yapılmış kulak tıkaçları, sayma taşları, kemik objeler ve nadir bulunan kakma tekniğiyle yapılmış örümcek motifli buluntular da gün yüzüne çıkarıldı. 2017 ve 2019 yıllarında gerçekleştirilen kazılarda ise 130 bireye ait kalıntılar açığa çıkarıldı. Bu mezarlar, Çanak-Çömleksiz Neolitik Dönem'e ait önemli ölü gömme geleneklerine ışık tutuyor.

Boncuklu Tarla kazıları, bölgenin tarih öncesi dönemdeki kültürel ve sosyal yapısına dair önemli bilgiler sunmaya devam ediyor.

Büyük Boğaziye Kazısı Tarihi Gün Yüzüne Çıkıyor

GURS VADİSİ ULUKÖY MAĞARASI KAZISI

Gurs Vadisi'ndeki Uluköy Mağarası'nda 350 Bin Yıllık Tarihe Işık Tutacak Kazılar Başladı

Mardin'in Kızıltepe ilçesindeki Gurs Vadisi'nde yer alan tarihi Uluköy Mağarası'nda başlatılan arkeolojik kazılar, insanlık tarihinin 350 bin yıl öncesine kadar uzanan izlerine ışık tutmayı hedefliyor. Mardin Müze Müdürlüğü ve Mardin Artuklu Üniversitesi (MAÜ) Arkeoloji Bölümü işbirliğiyle 2023 yılında Doç. Dr. Ergül Kodaş, 2024 yılında ise Dr. Eşref Erbil'in bilimsel danışmanlığında yürütülen kazılar, Kızıltepe Kaymakamlığı'nın desteğiyle devam ediyor.

Paleolitik Çağ'a (Kaba Taş Devri) ait kazılarda, çakmak taşından yapılmış çok sayıda kesici ve delici alet ile yonga keşfedildi. Bu önemli kurtarma kazıları, MAÜ Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümünden Dr. Çağdaş Erdem, Antropolog Dr. Birkan Gülseven, Araştırma Görevlisi Bahattin İpek, Arkeolog Mehmet Şan ve gönüllü öğrenciler tarafından büyük bir titizlikle yürütülüyor.

Bu kazılar, bölgedeki tarih öncesi insan yaşamı ve kültürel gelişim hakkında önemli bilgiler sunmayı amaçlıyor.

Büyük Boğaziye Kazısı Tarihi Gün Yüzüne Çıkıyor

ÇEMKA HÖYÜK KAZISI

Mardin'deki Çemka Höyük'te 12.000 Yıllık Mezarlık Keşfedildi

Mardin'in Dargeçit ilçesi Ilısu köyü sınırlarında yer alan Çemka Höyük (Su Kenarı Höyük), arkeolojik kazılarla ortaya çıkan önemli bir yerleşim alanı olarak dikkat çekiyor. 2018 yılında tespit edilen bu höyük, Ilısu Barajı İnşaat Sahası’nda bulunuyor ve Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem A evresi ile Geç Epipaleolitik Dönem’e tarihlenen tabakalar içeriyor. Çemka Höyük, Yukarı Dicle Havzası’nın Neolitikleşme süreci hakkında önemli bilgiler sunma potansiyeline sahip.

Son kazılarda, Mardin Artuklu Üniversitesi'nden araştırmacılar, 12.000 yıllık bir mezar alanını gün yüzüne çıkardı. Bu mezarda, bir kadına ait kalıntılar yabani hayvan kemikleriyle birlikte bulundu. Bu buluntu, kadının o dönemde önemli bir ritüel veya şamanik rol üstlendiğine işaret ediyor. Mezarda bulunan bu atipik defin uygulaması, Neolitik toplumlarda kadınların ruhani rollerine dair yeni bir anlayış geliştirilmesini sağlayabilir.

Türkiye'nin güneydoğusunda, Dicle Nehri yakınlarındaki Çemka Höyük'te yapılan bu keşif, Neolitik dönem insan kültürüne dair değerli bilgiler sunarak, geleneksel algıları yeniden değerlendirme fırsatı yaratıyor. Arkeologlar, bu keşifle birlikte erken dönem ruhani ritüellerde kadınların oynadığı merkezi rolü daha iyi anlamayı hedefliyor.

Şika Rika Höyüğü

ŞİKA RİKA HÖYÜĞÜ

Neolitik Çağ ve Epipaleolitik Dönem'e Ait Önemli Bulgular Keşfedildi

Mardin Artuklu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ergül Kodaş öncülüğünde yapılan yüzey araştırması sonucunda, Artuklu ilçesinin kırsal Akıncı Mahallesi'nde bulunan höyüğün 2018 yılında tespit edildiği bildirildi. Mardin Müze Müdürlüğü tarafından başlatılan kurtarma kazıları, höyüğün Epipaleolitik Dönem’den (Orta Taş Devri) Neolitik Çağ'a geçiş izlerini taşıdığını ortaya koydu.

Doç. Dr. Kodaş’ın bilimsel danışmanlığında, Antropoloji Bölümünden Dr. Çağdaş Erdem, Dr. Eşref Erbil ve Bahattin İpek, Arkeolog Mehmet Şan, Onur Dinç, Mehmet Hatip Aksin ve Rüstem Cin'in yürüttüğü kazılarda, yontma taş aletler, öğütme taşları, boncuklar, insan ve hayvan kemik kalıntıları gibi önemli buluntular ortaya çıkarıldı. Bu buluntular, Mardin Müzesi bünyesindeki restorasyon ve analiz laboratuvarında detaylı olarak inceleniyor.

Höyüğün kireçtaşı ana kaya üzerinde yer alan 20'ye yakın yerleşim alanında, Roma Dönemi'ne tarihlenen bir taş ocağı da bulundu. Kazılar sırasında Epipaleolitik Dönem ve Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ’a ait yerleşim yerleri tespit edildi. Özellikle kaçak kazıların yoğun olduğu bölgelerde yapılan çalışmalar, yerleşim düzeni ve kronolojik bilgiler hakkında yeni veriler sağladı.

Kodaş, höyüğün Neolitik Dönem'in kökeni hakkında önemli bilgiler sunacağını belirterek, "Şika Rika 5 numaralı yerleşim, Neolitik Dönem'e geçiş sürecine ışık tutacak ve bölgedeki diğer yerleşimlerden farklı olarak küçük boyutlu yapılar ve özgün mimarisi ile dikkat çekiyor," dedi. Ayrıca, bölgede çok sayıda Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem yerleşimi bulunmasına rağmen, Geç Epipaleolitik Dönem’e ait verilerin az olması, bu buluntuları daha da değerli kılmakta.

Büyük Boğaziye Höyüğü (1)

Editör: Selahattin Erol