İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, uzun yıllardır sürdürdüğü yayılmacı ve saldırgan politikalarıyla sadece Filistin halkına değil, tüm Ortadoğu coğrafyasına büyük acılar yaşattı. Bugün bölge, onun liderliğinde yürütülen devlet politikaları sayesinde adeta bir kan gölüne dönüşmüş durumda. Netanyahu, izlediği siyasetin sonucu olarak soykırım suçu başta olmak üzere birçok uluslararası hukuk ihlaline imza atmış, dinler, mezhepler, ırklar ve milletler arasında derin çatlaklar oluşturarak nifak tohumları ekmiştir.
İsrail’in sadece Filistin topraklarına değil, Suriye’ye, Lübnan’a ve son olarak İran’a yönelik saldırgan hamleleri, bölgede zaten kırılgan olan barış umutlarını yerle bir etti. Özellikle İran’a düzenlenen hava saldırıları ve üst düzey yöneticilere yönelik suikast girişimleri, tabiri caizse “arı kovanına çomak sokmak” anlamına gelmiş; bölgesel tansiyonu tehlikeli boyutlara taşımıştır.
Ancak unutulmamalıdır ki, her eylem bir karşılık doğurur. İsrail son dönemlerde, hem askeri hem siyasi sahada unutamayacağı darbeler aldı. Gazze’de işlenen insanlık dışı katliamların ardından yaşanan gelişmeler, Netanyahu’nun ülkesini nasıl bir felaketin eşiğine sürüklediğini gözler önüne sermiştir. Halkını korumak yerine kendi siyasi geleceğini önceleyen Netanyahu, İsrail’i dünyada giderek yalnızlaşan, eleştirilen ve hatta nefretle anılan bir konuma getirmiştir.
İsrail’in güvenlik zırhı olarak lanse edilen hava savunma sistemleri, İran’ın gerçekleştirdiği misilleme saldırılarında adeta “kevgire” dönmüş, ülkenin güvenlik dokusu açık bir şekilde ifşa olmuştur. ABD’nin yıllardır koruyup kolladığı “şımarık çocuğu”, bugün artık uluslararası arenada güvenilmez ve yönetilemez bir aktöre dönüşmüştür.
Netanyahu’nun işlediği insanlık suçlarının hafızalarda açtığı derin yaralar kolay kolay kapanmayacaktır. Savaş suçlusu olarak en kısa sürede uluslararası mahkemelerde yargılanması, sadece Filistin halkı için değil, İsrail halkının da geleceği için gereklidir. Çünkü Netanyahu’nun politikaları, sadece Filistinlilerin değil, kendi halkının da yaşamını, güvenliğini ve geleceğini tehlikeye atmaktadır.
İsrail, Netanyahu ile sadece Ortadoğu’daki barışı değil, kendi iç istikrarını da yitirmiştir. Bugün Yahudi halkı, dünyanın birçok yerinde artan nefret dalgalarının hedefi haline gelmişse, bunda Netanyahu’nun ve onun temsil ettiği siyasetin doğrudan sorumluluğu vardır. Bu gidişe bir son verilmeli; uluslararası toplum, hukuk ve adalet ilkeleri çerçevesinde Netanyahu’yu savaş suçlarından yargılamalıdır.
Dünya kamuoyuna, insan hakları savunucularına ve uluslararası yargı organlarına çağrımızdır: Binyamin Netanyahu, işlediği suçların bedelini ödemeli, görevden el çektirilmeli ve adalet önünde hesap vermelidir. Bu, sadece Filistin ve Gazze için değil, Ortadoğu’nun tamamı ve İsrail halkının geleceği için hayati bir zorunluluktur.