Yerel Haberler

Mil-Diyanet Sen Mardin İl Başkanı Poyraz'dan tepki

Abone Ol

Mil-Diyanet Sen Mardin İl Başkanı Poyraz'dan Cumhuriyet gazetesine tepki göstererek basın açıklamasında bulundu.

Mil-Diyanet Sen Mardin İl Başkanı Halil Poyraz, Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “İmam ve Müezzinler Okullarda Cirit Atıyor” başlıklı habere tepki gösterdi.

Açıklamasında şu konulara değindi: “Yargıtay Cumhuriyet başsavcısı Sayın Bekir Şahin'in “okullara imam görevlendirmesinin laikliğe aykırı olmadığını" belirtmesine rağmen, Anayasa hukukçusu Şule Özsoy Boyunsuz, boyundan büyük iddialarla, haddini ve sınırını tanımadan muhalefet partilerini ve sivil toplum örgütlerini direnişe değil, aslında din görevlisi arkadaşlarımız üzerinden Devlete karşı isyana davet etmiştir. Halkı isyana teşvik ve tahrik etmek suçtur.

Vatandaş ÇEDES Projesinden Memnun Görünmektedir

Cumhuriyet gazetesinde “Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında imzalanan ve okullara din görevlisi atamanın yolunu açan ‘Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum’ (ÇEDES) projesi yaygınlaşmaya devam ediyor" demiş. Evet, farkında olmadan bir doğruyu dile getirmişler ve yaygınlaşmaya devam ettiğini yazmışlar. Biz de diyoruz ki, eğer yaygınlaşmaya devam ediyorsa, ülkemiz insanının talep yoğunluğundandır.

Siz laikliği istismar eden yobaz kesimler olarak, aslında siz güya savunduğunuz laikliğe bile aykırı hareket eden yobaz, gerici ve ortaçağdan da geri ilk çağdan kalma bir baskıcı topluluksunuz. 

Siz güya laikliği savunan gericiler! Lâiklik, tüm yurttaşların vicdan, ibadet ve din özgürlüğü demek değil mi?. O halde eğer bir ülkede vatandaşlarının çoğu bir şeyi talep ediyorsa, devletin de halkın ihtiyaçlarını ve taleplerini değerlendirmesi gerekir. Zaten, devletimizin vatandaşlarının arasında ayrımcılık yapmadan talep ve ihtiyaçları karşılaması güya savunduğunuz laikliğe de uygundur.

Din Görevlisi, Pozitif Ve Hukuk Bilimlerin De Birikimli Donanımlı Ve Yetenekli Bir Eğitimcidir

Ve yine Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz "Kendi varlığı, insan haklarını ihlal eden bir kişi nasıl insan hakları eğitimi verebilir" diyerek yine haddini aşan ifadelerle ağır hakaretlerde bulunmuştur. Hakaretten öte ‘varlığı insan haklarını ihlal eden kişi’ diye tanımlamak, bu güzide din görevlileri hakkında hayat hakkı bile tanımamak demek manasına gelir. Buradan da din görevlisi hocalarımıza tehdit edildiği de apaçık ortadadır. İnsan haklarının en mükemmelini İslam dini vermiştir ve din görevlileri gerek camilerde ve gerek her türlü ortamda insan haklarını gözetmekte, anlatmakta ve temsil etmektedir.

Anaokulu Öğrencileri Kiliseye Mi Götürülmeliydi?

Anaokulu öğrencilerinin camilere götürüldüğünden rahatsız olan Anayasa Profesörüne soruyoruz; Camiye değil de kiliseye ya da sinagoga mı götürecektik öğrencileri? Siz, öğrencilerin manevi yönden gelişiminden ve ibadet yerlerini tanımasından neden bu kadar rahatsız oluyorsunuz? Ama siz, Avrupa’da anaokulu öğrencilerinin kilise bahçesinde eğitim görmesinden hiç rahatsız olmuyorsunuz.

Laikliği Ve Atatürkçülüğü İstismar Etmek De Tehlikelidir

Yazının devamında ise laikliğe uygun ve anayasamızın da müsaadesiyle ÇEDES (projesi) kapsamında görevlerini ifa eden, Din görevlisi hocalarımızı FETÖ ile ilişkilendirmişler ve FETÖ’nün yolundan gittikleri iddiasinda bulunmuşlardır. FETÖ ile suçladıkları saygıdeğer hocalarımızın suç örgütü ortağı olarak, Milli Eğitim Bakanımız Sayın Bakan Yusuf Tekin beyi de FETÖ ile suçladıkları apaçık ortadadır. Din istismarı tehlikeli olduğu kadar, laikliği ve Atatürkçülüğü istismar etmek de artık tehlikeli olduğu açık beyan ortadadır. Atatürkçülüğü ve laikliği istismar etmek laik yobaz ve gerici sınıfların işidir.

İddia sahibi iddiasını ispatlamakla mükelleftir. FETÖ ile suçlanan başta Milli Eğitim Bakanımız Sayın Yusuf Tekin bey olmak üzere, tüm ilgili bakanlık mercilerin bu FETÖ suçlamalarına sessiz kalmayacağını ümit ederiz.

Aksi halde laikliği istismar eden gerici, yobaz kimseler müftülüklerimizin resmi hesaplarında cirit atmaya devam edeceklerdir" açıklamasında buylundu.