Matiate: Midyat
Kültür, bir toplumun ruhunu ve geçmişini yansıtan bir aynadır. Mezopotamya coğrafyasında özgün ve derin geçmişe sahip Süryani kültürünün görünmeyen gizemli ruhu, içsel dönüşümü sağlayan zengin bir manevi mirasın taşıyıcısıdır. Zira o ruh, yaşatan ve özgürleştiren kadim bir felsefeyle işlenerek günümüze kadar gel(ebil)miştir.
Midyat, eski çağlardan günümüze kadar Süryani kültürünün somut ve soyut ruhunu yaşatan, tarihsel albenisiyle, mimari endamıyla insani büyüleyen bir geçmişi ifade etmektedir.
Antik Akkadça/Asurca, Süryanice (klasik ve yerel ağız) için hayati bir damardır. Çok önemli bir yataktır.
Midyat, Akadça kaynaklarda geçen ve ‘‘memlektim, yurdum’’ anlamına gelen ‘‘Matiate’’ bileşik isminin değişime uğramış halidir. Midyat ismi yurtdışında (diasporada) yaşayan Süryanilerin yüreğinde heyecana neden olur. Derin çağrışımlar ve umutlar anlamına gelir.
Günümüzde çoğulcu yapıyı koruyan toplumsal özellikleriyle efsuni bir şehirdir Mezopotamyanın kalbinde. Turabdin’in bağrında. Mardin’ın kucağında.
Mardin Toplumsal ve Dayanışma Federasyonu Başkanı Sayın Mehmet Şerif Öter ve yönetim kurulu üyeleriyle –(dün)- Midyat’ta yaptığımız bazı temaslardan sonra dört yoldaki görsel ile hatıra resim çektirmek nasıp oldu. Bu hatıra resmin altına ne yazacağımı düşünürken, çok eskilere gittim. Zira hatıra resim, geçmişe özlem duyanlar için güçlü çağrışımlar taşıyor. Bu nedenle, ben de çocukluğumun geçtiği yıllara daldım. Çoğu kez geri dönmek isteyip de dönemediğimiz yıllar… Bazen iyi, bazen de kötü tat bırakan, insanın hayatına olumlu-olumsuz yönler çizen ve geleceği şekillendiren o güçlü yıllar…
O yıllara dönüş mümkün olmasa da, o yılları bütün tazeliğiyle yaşamak ve yaşatmak, kendini bulma, kendini yönetme yolculuğunda insana tarifi imkânsız katkılar sunduğunu düşünüyorum. Çünkü o yıllar, aynı zamanda kültürel beşik anlamına gelir.
Akışta esas olan mutlak hakikate bağlı kalarak yolda olmak, yolda kalmak ve hayatı ıskalamamaktır.
"Yol, hakikat, hayat benim" (Yuhanna 14: 6) diyor Mesih.
Yol, hakikat, hayat her şeyden daha önemlidir. Çünkü bu üç kavram, yaşam yolculuğunu anlamamıza yardımcı olan çok güçlü anlamlara sahiptir.
Yol, cümleden uludur. O halde yol bizden ve makam(larımız)dan uludur. Çünkü o yol, bizim için Mesih'tir.
Hakikat, cümleden uludur. O halde hakikat bizden ve makam(larımız)dan uludur. Çünkü o hakikat, bizim için Mesih'tir.
Hayat, cümleden uludur. O halde hayat bizden ve makam(larımız)dan uludur. Çünkü o hayat, bizim için Mesih'tir.
Bu nedenle bilmek, yapmak, olmak yolculuğunu bilinçli farkındalıkla kat etmek gerekir. Bu yolculuk iki çeşittir. Birincisi içsel, ikincisi dışsaldır. Esas belirleyici ve şekillendirici olan birincisidir. Dışsal yolculuğun seyri ve başarısı, içsel yolculuğun tarzı ve keyfiyetiyle doğru orantılıdır. Benlik aynasına bakmayı gözeten kültür ise, her iki yolculukta kılavuz gibi hayati işlevlere sahiptir. Yolda olmak ve yolda kalmak için bilmek, yapmak, olmak gerekir. Hem bilmek hem yapmak için olmak zorunludur. Öbür türlü aksaklık ve eksikliktir.
Antik çağ filozofu Plotinos (205-270) kişisel gelişime odaklanmanın önemini vurgularken tarihin derinliklerinden şöyle sesleniyor : "Sök at fazlalıkları ve düzleştir eğrilikleri, arındırmaya çalış̧ karanlık olanları ve aydınlık yap onları, kendi heykelini işlemeyi hiç̧ bırakma."
Yazar Gabriel Garcia Marquez (1927-2014) ise şöyle devam eder: ''Hayat, insanın yaşadıkları değildir; aslolan hatırladığı ve anlatmak için nasıl hatırladığıdır. Anlatmak için yaşadıklarını nasıl hatırlıyorsan, gerçek hayatın o hatırladıklarındır...'’
Yusuf Beğtaş