İyiliğin Özü ve Bereketi
İyiliğin özü, içsel pazarlıklı duyguları aşarak yetenek ve imkanlarımızı başkalarının yararına kullanabilmektir.
Samimi bir şekilde –beklenti içine girmeksizin- gönülden gelen/yapılan her iyilik, bereketiyle beraber geri döneceğini bilmeliyiz.
İyilik yapmakla, insan bir başkasına değil, evvela kendisine iyilik yapar.
Bir yeteneğin elinden tuttuğumuzda, bir suyun önünü açtığımızda, ruhsal açıdan elimizden tutulur, önümüz açılır. Zayıf ve düşkünlerle birlikte biz de güçleniriz. Onlar ayağa kalkar, biz ise yürümeye başlarız.
Onun için başkalarına fayda sağlayan konularda yardımlaşma ve dayanışma, içsel huzur için çok gereklidir. Özellikle şefkat duygularından gelen her iyilik, ruha coşku katar. Düşünceye rahatlama ve dinginlik bağışlar.
İlahi standartlara göre gönülden yapılan her iyilik, çok farklı bereketler şeklinde geri dönmektedir. Çünkü başkalarına yardım yolunda gösterilen her gayret, her çaba, toprağa saçılan tohumların başağa dönüşmesi gibi, mevsimi gelince, otuza, altmışa, yüze katlanarak büyük sevapla ödüllendirilecektir.
Bu ilahi gerçeği kavrayabilenler, kendilerine olduğu kadar başkalarına da birer armağandırlar.
Koruyan, korunur. Merhamet edene merhamet edilir..!
Merhamet acımak değil... Merhamet acıtmamaktır...
Yusuf Beğtaş