İçsel Durum
Farklı olmak, dinsel referansların ve sosyal bilimin de teyit ettiği üzere, başkalarına üstün gelmek ya da onay kazanmak anlamına gelmez. Gerçek farklılık, kişinin kendisiyle uyum içinde olmasıyla ortaya çıkar. Dışarıdaki sesleri susturup, içimizdeki gerçek sesi dinlediğimizde, ne kadar doğal ve özgün olduğumuzu fark ederiz. Bu da, “ben değerliyim” gibi yüzeysel bir onay ihtiyacından ziyade, muhteşem bir güzelliğe işaret eder.
Değerli olmak, zaten varoluşumuzun doğal bir sonucudur; insan kendi haliyle zaten değerlidir. Ancak asıl önemli olan, bu değeri başkalarından onay beklemeden, içsel bir güvenle hissetmektir. Kendi doğallığını ve özgünlüğünü keşfetmek, başkalarının kalıplarına uymak zorunda kalmadan yaşamaktır.
Gemi, çevresindeki su nedeniyle batmaz; gemi, içine giren su nedeniyle batar.
Çevremizde olup bitenlerin içimize girip bizi batırmasına ve aşağı çekmesine izin vermemeliyiz.
Kalıplaşmış düşünceler, önyargılar, hayatı zehirleyen bozuk güdüler ve kötü duygular, gemiye sızan su gibi bizi aşağı çeker ve yönümüzü şaşırtır. İçsel gerginlik ve huzursuzluk yaratan bu olumsuz durumlar, hayat ve benlik algımıza ciddi şekilde zarar verir.
Bu nedenle, şefkat, merhamet, sevgi, saygı, empati, sorumluluk, disiplin, özdenetim, terbiye, çalışkanlık, üretkenlik ve anlayış gibi pozitif değerlerle gelişen bir erdem devrimi gerçekleştirirsek, daha yüksek bir sosyal bilince ulaşabiliriz. Böylece, ahlakı önceleyen kişiliğimizi de daha rahat ortaya çıkarabiliriz.
O halde, içsel devrimden yola çıkarak, hakiki benliği ve özkültürü gözeten ahlaklı kişiliği geliştirmeye özen göstermeliyiz.
Zira ahlaki başarıya dayanmayan hayat başarısı, kum üzerine inşa edilmiş bir ev gibidir; dış sarsıntılara karşı korunaksızdır, kolayca etkilenir ve sarsılır. Ancak, ahlaki başarıya dayanan hayat başarısı, kaya üzerine inşa edilmiş bir ev gibi sağlamdır; dış sarsıntılara karşı dayanıklıdır, kolayca etkilenmez ve sarsılmaz.
Bizden çıkanların dış dünyamızı şekillendirdiğini fark ettiğimizde, hayata bakışımız ve benlik algımız pozitif yönde değişir ve gelişir. Böylece, özgün bir güce kavuşuruz.
Bu güçle, hayatın akışı üzerinde güçlü bir irade kazanırken, kişisel reflekslerin ve olumsuz düşüncelerin etkilerinden de kurtulmuş oluruz.
Unutulmamalıdır ki, mutluluk veren gerçek başarı; bencilliğin zarar veren ve hasar bırakan tüm sinsiliklerini alt ederek, paylaşmak, empati kurmak ve başkalarını da düşünerek hareket etmekle mümkündür.
Yusuf Beğtaş