ANAM

Abone Ol

ANAM

Veysi ERKEN

Siz “ana” ile “anne” kelimelerinin farkını biliyor musunuz?

“Ana” gönülden, kalpten kopan bir çığlık, “anne” ise dudaklardan gelen bir ses.

Biz “ana”larımızı hep “ana” bildik.

Bizler hep “ana” dedik.

Hele ben ve benim gibi yetim olanlar “ana”nın kıymetini daha fazla bilir diye düşünüyorum.

Düşünün 28 yaşında iken kocası iş kazasında vefat eden bir anayı. O “ana” ki, beş çocuk büyütecek, kimsesiz, aşsız ve tek başına.

Kimsesiz.

Sadece sığındığı, sığınabileceği yer “kimsesizlerin kimsesi olan Rabbulalemin”

“Anam” işte böyle bir “ana” idi.

Kalan ömrünü hep çocuklarına adamış bir “ana”

Ve

90 yaşında ruhunu sahibine, Rabbulalemine teslim etmiş.

Her gün telefonla aradığım “anam”.

Sırf onunla olabilmek, yanında kalabilmek için emekliliği tercih etmiş bir evlat. Artık 2 yaşında yaşanmış “yetim”liğin yanına bir de “öksüz”lük eklendi.

Ne deniliyordur sözlerimizde.

'Ana başa taç imiş

Her derde ilaç imiş.

Kişi Pir olsa da

Anaya muhtaç imiş.'

Evet, gerçekten evlat olabilen için “ana” başa "tac"dır. Her derde ilaçtır