15 Temmuz Gecesinde Ebabiller Bizdik
Allah bize öyle bir nimet verdi ki, ne yapsak bu nimetin hakkını ödeyemeyiz. Öyle bir yurt bahşetmiş ki Allah bize düşmanların bile iştahını kabartıyoruz. Yüz yıllardır bu toprakları bizden almaya çalışıyorlar ve maalesef geçmişte başardılar da. Beni asıl üzen ne biliyor musunuz? 3 kıtaya hükmeden bir imparatorluktan bugün 760 bin küsur km kareye hapsoluşumuz. Hapsoluşumuz diyorum çünkü dünyaya nam salmış bir imparatorluk iken, dünya devletlerinin önünde saygı ile durduğu bir devlet iken bugün maalesef onların çizdiği sınırlara ve yazdığı senaryolara tabi olduk. Ama bu hapsoluş bitti Allah’ın izni ile. Bir imparatorluk değiliz bugün ama artık bizim için birilerinin yazdığı senaryoları yakan planlarını altüst eden bir ülkeyiz.
Bu ülke, bu millet destansı bir mücadele verdi üç yıl önce bu gece.
Bizi bitirmek isteyen, bizi hegemonyaları altında eritmeye çalışanlara karşı en onurlu duruşu ve direnci sergiledik. Şehitlerimizle, gazilerimizle, umudu olduğumuz mazlum ve mahrum bırakılmışların duası ve Allah’ın o gece bize olan yardımı ile dimdik durabildik. O gece, o günden bugüne unutulmadı ve unutulmayacakta. Çünkü biz bedel ödedik batının zalim, zorba ve emperyalist liderlerine karşı. Çünkü biz bedel ödedik. Yurt içinde ki hainlere karşı, Çünkü biz bedel ödedik. Mazlumlar için, mahrumlar için, kendimiz için.
Bugün üçüncü yılında 15 Temmuz hain darbe girişimine karşı verilen mücadele ülkenin dört bir yanında farklı etkinliklerle anılacak. Bu Gece yarısı minarelerden salalar okunacak o gece uçaklardan, tanklardan açılan ateş sonucu şehit olanlar anılacak. Gazilerimiz o gecenin ruhunu bir kez daha anlatacak bize ki, biz o ruh ile bilenelim tekrar.
Çocuklarınıza anlatın ey ahali torunlarınıza da anlatın. Hatta onlarda kendi çocuklarına torunlarına anlatsın. Bu millet 21. Yüzyılda bir destan yazdı Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Arap’ı ile. Hem de öyle bir destan ki yürekte ki imanın, iman ile kavileşen bileğin tanklara galip gelişinin destanı.
Ebrehe kendi mabedine Allah’ın evi Kabêden az itibar edilişini hazmedememişti ve fillerle güçlendirdiği ordusunu Kâbe’ye sürmüştü. Mekke yakınlarına geldiğini orda ki halka Mekke’yi boşaltmalarını aski takdirde kendilerini de öldüreceğini duyurmuştu oradakilere. Bu arada Peygamber efendimizin dedesi Abdulmuttalip’in koyunlarına da el koymuştu. Herkes can korkusundan Mekke’yi terk ederken Abdulmuttalip koyunlarını istemek için Ebrehe’ nin karşısına çıkıp koyunlarını istemişti. Ebrehe de şaşırmış bir şekilde “Ben sizin kutsalınızı mabedinizi yıkmaya geliyorum sen koyunlarının derdine mi düştün?” diye sormuştu. Abdulmuttalip'de ona cevaben "Ben koyunlarımın sahibiyim. Onları korumakla mükellefim. Kabenin sahibi olan Allah muhakkak kendi evini koruyacaktır" demişti. Ebrehe fillerle güçlendirdiği ordusunu kabenin üstüne sürerken Abdulmuttalibin dediği oldu ve Allah kendi evini ebabil kuşları ile korudu.
O gece Allah bu ülkeyi Ebrehelerin tanklarına uçaklarına ve askerlerine karşı ebabilleri ile korudu. Ama o gecenin koruyucusu ebabiller bu sefer kuşlar değildi. Milletti, ümmetti, bizdik.
Selam ve Dua ile...